Yoksullara, muhtaçlara, ihtiyaç sahiplerine el uzatmak, vicdani, ruhani ve insani bir sorumluluktur.

Karun kadar zengin olanın da, evliya kadar dindar olanın da, fakirin kapısını çalma ona el uzatma zorunluluğu yoktur.

Dedim ya 'vicdani, insani ve ruhani ' bir duygudur yardımlaşma.

Eğer ki vicdanin, Allah korkun ve insani değerlerin seni böylesi bir sosyal sorumluluğa tevcih ediyorsa, senin için binlerce kapı var.

Ve bilmelisin ki onların gözü senin yolunda.

Kimlerin mi?

Ramazan ayı boyunca ocaklarında tencere kaynamayanların.

Hanelerinde yatalak hastaları olanların.

Tedaviye götürecek parası olmayan engelli çocukları olanların.

Babaları cezaevlerinde olan sübyanların.

Ayağa kalkacak takadı olmayan hayırsız evlat sahibi yaşlıların.

Kocaları ölen dul çaresiz anaların.

Araştırdıkça sayıları daha da artan on binlerin.

Yani, köşede, kenarda saklı kalan kendi halelerinde sukut eden aramızdaki on binlerin.

Kapı kapı dolaşmayıp kendi acıları ile yanıp tutuşan insanların.

Çok var çokkkk...

Ve emin olun ki bunların çoğundan bi haberiz.

Bunların kapıları belki de yılda bir kez dahi çalınmıyor.

ONURLARINI İNCİTMEYİN

Geçelim asıl mevzuya.

Bu ramazan ayı boyunca bu insanlara ait yüzlerce hikayeye tanık olduk.

Gazeteci arkadaşlarımız bu dramlara dair yüzlerce haber paylaştı.

Ve zaman zaman gizli saklı bu insanların kapısını çaldı ve onların acılarına tercüman olmaya çalıştılar.

Elbette ki takdir edilecek ve alkışlanacak bir yaklaşımdır.

YOKSULLUGU REKLAM YAPMAYIN

Gel gör ki tanıklık ettiğimiz bazı şeyler var ki adeta mide bulandırıyor

Özellikle bu son dönemlerdeki sosyal medya paylaşımları.

Bakıyorsun ki göbeği artos tepesi gibi öne çıkan kelli felli biri, üstü başı pejmürde, burunları sümüklü 3-5 çocuğu sıraya dizmiş, önlerinde bir koli (kolide ne olduğu belli değil),

Çekmiş fotoğrafı ve eklemiş sosyal medya hesabına "eyyy efendiler ... bakın biz bu çocuklara bir kg. salça, bir pet yağ verdik" deyip böbürleniyor.

Diğer yandan, 6-7 kravatlı, bir gecekondunun kapısında durmus, kondunun kapısında mahçup bir anne, annenin ellerinde yine bir koli ve efendiler ellerindeki milyon TL değerindeki telefonlarla görüntü çekiyor ve utanmadan, arlanmadan o gururlu kadını sosyal medyaya servis ediyorlar.

Ve buna benzer yüzlerce mide bulandıran resim karesi.

Bu nasıl bir ruh hali?

Bu ne edepsizlik?

Yârdim ve yardımlaşma ruhu bu mu?

İnsanların gurur ve onurlarını inciterek yardım yapıldığı nerde görülmüş!!!

Hani siyasetçilerimiz ve vekillerimiz, bir taziyeye yada hasta ziyaretine gidip o ziyaretlere ait fotoğrafları paylaşırlardı ya.

Hani aşiret düğünlerinde, damada hediye takma adına para atma konusunda rekabet ederlerdi ya

Bu yaptığınız hayırların böylesi gösteriş ve kibirden ne farkı var ki?

Yahu ayıptır ayıp.

Günahtır.

Vebaldir.

Riyakarlıktır.

İman ettiniz kitap emrediyor "sağ elin verdiğini sol el görmeyecek"

Sofalarınızda israf ettiğiniz yiyecekleri toplasanız onlarca yoksul ailenin derdine derman olursunuz.

Tatillerde, zevk u sefada harcadığınız paralarla binlerce çocuğun çığlığına tercüman olursunuz.

Eğer ki niyet 'Allah korkusu ve vicdan muhasebesi' ise azıcık mütevazi olun.

Yoksulların, mazlumların resimlerini çekip servis etmeyin.

Eğer ki servis edeceğiniz bir şey varsa bu kente yapacağınız yatırımlardır.

Bu yatırımları yapın ki, kentte yoksul kalmasın.

Bu kente yatırım yapın ki yoksular size ve başkalarına el açmasın.

Vallahi de billahi de buna gücünüz var ama görünen o ki yüreğiniz bu kadar cesur değil.

Bu kentte kazanıp başka kentlere yaptığınız yatırımların zekâtı ile yeni bir Van yaratırsınız.

Ama her neyse...

Yazmanın, anlatmanın bir faydası yok.

Kimi mütevazi hayırseverleri tenzih ederek, siz reklam peşinde olan, teşhirci, rencide edici vicdanlara ne dersek nafile.

İyisi mi sizler hayatin tadını çıkarın yoksullar başlarının çaresine bakar.

Yeter ki gölge etmeyin başka ihsan istemez.

Yeter ki insanların onurunu kırmayın koliler depolarınızda kalsın.

Sonuç olarak şairin dediği gibi;

"Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına

Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem

Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem"