Üçüncü bölümde ip uçlarını verdiğim bu günkü siyasi partilerin alternatifi bir yapılanma olabilir mi ? Diye sormuştuk. Ayrıca devlet denilen yapıyı nasıl anlamalıyız diye belirlemiştik. Her iki sorunda alabildiğine çokça parametreleri içinde barındıran, tartışmayı gerektiren bir yerde duruyor. Haliyle her yeni açılım destek görmekle birlikte, karşı duruşlarla da yüz yüze gelebilir.

Başlangıçta şunu belirtmekte fayda görüyorum. İnsan unsurunun bilgilenme süreci, duyularına intikal eden nesnel cisimlerin hareketleri, davranışları ve değişim-dönüşüm içinde gösterdikleri yansımalarıyladır. İnsan, bunlara ilgisi ve merakı oranında bilgilenmeyi sağlar. Değişimlerden yana duyarlı oluşunun oranı çoğalır veya vasat kalır. Toplum içinde alt-üst, ileri-geri, bilgili-bilgisiz argümanların temel kaynağı burada başlar. Çünkü fizyolojik donanım itibari ile insan duyuları anormallerin dışında böyle şekillenmiştir. Felsefe ekolleri her ne kadar sahte-dürüst, cesaret-ödlek, eğri-düz ve ahlak-erdem açılımlarla insan unsurunu eleklerden geçiriyorlar ise de hakikat değişmiyor.

              Bu ortak mecrada eşit duran insan unsuru, olgunlaşma sürecinde farklılıklara gelir. Edinimler, etkilenmeler ve özenmeler sayesinde şekillenirler. Kimisi istenen, kimisi istenmeyen olur. Kimisi erdemli duruşlarla makul, kimisi çirkin duruşlarla zararlı olmaya başlar. Ölçü, ahlak denilen terazidir. Kamusal, toplumsal ve bütüncül menfaatle, kişisel ve şahsi menfaatlerin birbirleri ile imtihana geldikleri yerdir. İşte ilgisi merakı ve sorumluluğu savsaklanmayan insanlardan meydana gelen bir toplum olursa onlar huzuru yakalarlar; Değil ise başları belalardan kurtulmaz. Yani toplumsal menfaatlere gelmeyen kişileri toplum, kusar bir kenara atamaz ise olgunlaşamaz. Yani toplumdan farklı olmayı, ayrıcalıklı olmayı ve kişisel anlamda görünür olmayı önüne koyan unsurlardan kurtulmak mümkün değil. Bahsi ettiğim durum sadece seçimlere gittiğimiz bugünkü siyasi partilere has bir durum değil. Tarihsel süreç içindeki insan davranışlarına bakıldığında örnekleri çoğaltabiliriz.

           Esas sorunumuza buradan başlayabiliriz. Önümüz seçim yerel yönetimler belirlenecek. Ayrıcalıklı olma, farklı olma adına nasıl hareketler içinde olduklarını hayretler içinde izliyoruz. Dava adına, ideoloji adına, değişmez ilke ve prensipler adına olanların nasılda saf değiştirdiklerini görüyor ve takip ediyoruz. Tümünün yol güzergahlarını belirleyen tüzüklerine bakıldığında tepeden tırnağa toplum huzuru, toplum refahı ve toplum selameti üzerinedir. Ama bir şartla, her parti kendisi olursa böyledir. Değilse her kes yanlıştır.  Bir başka özellik daha var oda, bahsi ettiğimiz görünür hevesli şahıslar varsa olur değilse hiçbiri olmaz. Onun için ayrılmalar istifalar devreye giriyor.

         Yani Türkiye'deki siyasi partiler yasası birilerine rant devşirme aletine dönüşmüş. Tepeden tırnağa gözden geçirilmesi gerekir. Hele yerel yönetimler seçimi bunların etki alanlarından çıkarılması gerekiyor. Yerel yönetim idareleri yeniden biçimlendirilmeli. Alt yapı sorunun çözümü, eğitimin, sağlığın, ulaşımın ve barınma hizmetlerinin sağla, solla, inançla, muhafazakârlıkla ve başka anlayışlarla ne alakası var. Sosyal anlayış felsefesi insanca yaşamı Sağlar. Bunu kim istemez. İnsan olmadan kaynaklı bir haktır. Belki çözüm için, 'kent kaynaklı konsey' önerile bilinir.

        Kentte yaşayan tüm vatandaşları kucaklayan bir komisyon ve seçecekleri bir başkan. Ayrıca mutabakatla tayin edilen denetleyici encümenler.