Belki de uzun uzun gitmek. Nereye varacağını bilmeden gitmek. Ve sonra yollar hep başka bir hikâyeyi uyandıracaktı.

Tartışmasız inanmak vardı, söylenen her söze kanmak belki de. Sesimiz yankı gibi sadece bizi uyandırmaya yetecekti. Sen şansa ve mucizelere kanmışsın, ben ise olağan dışı ana. Küçük kaçamaklar ile uzun uzun sataşmak kalacaktı payımıza. Bazı yerler insanın aynası ve bazı dostluklar  ise insanın değerleridir, deyip üstünlük gösterecektim. Gecenin en geç saatinde yoğunlaşan zamana dert, denir. Derdin bıraktığı yüke ise kendi ile konuşan beden. Acıyan bir kalp etrafındaki acıları hisseder mi? Beynim de birçok kelimenin anlamsızca koşuşturmasına benzedi, nereye varacağını bilmeyen bir kaçış. 

Bir halk diyorum; bir halkın çektiği acıyı tüm diller bilir, ama herkes kör ve sağırdır. Oysa insan buna yaşamak diyor. Bana göre ise; suçu hafifletmek için solumak havayı. Bana en büyük kibarlığım ile bir günah öğret, tüm günahlarımdan arınayım. Sonra; suç işlediğim günahlarım ile yargıla, yorgunluğumun dizi kırık yalanları ile değil. Bir duygu kadar hasarlıydı yollar, biz kendimize ne zaman vardık? Bir köşede gizlice ismimizi yazarken, Kim anlar ki beni İran sokaklarında idamlık bir suçsuzun sebepsizliğinden döndüğümü. Kim dinler ki boynundaki Filistin şalının ne kadar çok yakıştığını, oysa benim omuzumda kırık bir ifadenin Filistin askıları.

Düşürmemek için ifademi, doğrularımın iz bıraktığı cılız aydınlıklarından geçiyorum. Kar tanelerini bekliyorum, bir boyun bükümü kadar heyecan, oysa Şubat çarpacaktı yüzüme ve ben bir kez daha yara alacaktım. En çok gömdüklerimi hatırlayacaktım, uzun uzun bakacaktım suretlere, yaşanmış onca acılara rağmen, hala yaşıyorum diye sallanacaktım. Sevgi diyecekti birileri adına, ben ise korku. Çünkü endişe hiç eksilmedi saatin bileğini saran kuşağında. Uzun uzun yolculuğa çıkacaktık ve hiçbir zaman kendimizi keşfedememiş olarak kayıpların arasında bulacaktık, sonrası hep bir enkaz.  

…Anlamını bildiğim ve her defasında yerli, yersiz açtığım paragraflar da buluyorum en derin düşüncelerimi. Hiçbir şeklin veya her şeyin tasvir ettiklerinin arasında buluyorum seni ve diyorum ki anlamsızca bir boşluktan bakmaktan vazgeç, çünkü ‘‘yaralar çabuk kabuk bağlar ve derin izler bırakır’’…