Lacivert bir gecenin koynundan soluk soluğa uyandım. Az önce yaşadıklarım düş müydü, gerçek miydi? Titrek ellerimle yüzüme dokunuyorum, ılık ılık gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmekte.  Alnımdan dökülüyor boncuk tanelerim. Üstüm başım terli.  Çarşaf, yastık çiy düşmüş toprak gibi nemli. Mayhoş ve mahur bir titreme sarıyor bedenimi. Dudaklarımdan ‘’Tomris’’ ismi dökülüyor. Ansızın sayıklarcasına. Sol elimi alnıma koyup düşünüyorum. Neydi gördüklerim? Nasıl bu kadar gerçekti?  Tomris’i gördüm düşümde. Evet evet bildiğimiz Tomris Uyar. Namı diğer Uyumsuz Tomris.  

Kitaplardan duvarların örüldüğü ıssız bir labirentte beni bekliyordu. ‘Hoş geldin’’ dedi gülümseyerek. Onu görünce afallamıştım. O kadar gerçekti ki! Dört şairi etkilemesine şaşırmamak gerekiyordu. Şaşkınlığımı fark ederek ‘’Beni nerden buldun söyle bakalım?’’ diye sordu. Büyülenmiş gibiydim karşısında, kekeleyerek ‘’kiiii taaapp lardan’’ diyebildim. ‘’Gel buraya ufaklık’’ derken açtı kollarını sardı sinesine beni. Ağlamaya başladı.  Onun, yüreği gibi sıcak gözyaşları saçlarımı ıslatırken, ben de onun yüreğinin rayihasını soluyordum. Şefkatli, besleyici elleri gezinirken saçlarımda ağlamaya başladım. Uykuyla uyanıklık arasındaydım. Fakat uyanmamak için direnen zihnim, Tomris’in yanında kalıp bakışlarındaki zarafetle şair yüreğimi şifalandırmasını istiyordu adeta.  

Kimdi Tomris, nasıl yüce bir ruha sahipti?

Nazım’ın şiirleriyle Piraye’yi, Vera’yı, Mürrüved’i tanıdık. Mürrüved’e sitem ettik.  Piraye ile gururlandık, Vera’yla şenlendik.  Kafka’nın mektuplarıyla Milana’ya saplanıp kaldık. Ahmed Arif’in dizeleriyle Mecnun olduk Leyla’ya şiirler okuduk. Fakat Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever’le Tomris’e deli divane vurulduk.  

Haydi, yak mektupları Milena.

Topla Mürrüved’in ihanetini, vur Vera’ya Piraye.

Ahmed Arif bir mektup pulu için çalışıp dursun, sense ‘’ben hiç sevilmedim ki’’ diye sızlan Leyla.

Tutkularını yaşayan ve ürettiği öykülerle can bulan Tomris, şairlere şiirler yazdırtsın.

Dönemin en iyi dört şairinin ilham kaynağı olan Tomris, şairleri kendisinin ışığına pervane ederken, bizleri de yaşam enerjisiyle kendisine hayran bıraktı. Neydi onu diğer kadınlardan ayıran özellikleri ve neydi onu unutulmaz yapan?

Tomris Uyar’ın kolej aşkı Ülkü Tamer ile evliliği, bebekleri  Ekin’in süt emerken boğulmasıyla sendeler. Genç çift bebeklerini toprağa gömdükleri gün farkında olmadan evliliklerinin bağlarını da kopartırlar. Ülkü Tamer’e göre Tomris elde edilemez bir kadındı. Hem aşk kadını hem de aşka teslim olmayı kabul etmeyen Tomris, Cemal Süreya ile Ankara da şairler gecesinde tanışır.  Cemal Tomris’in yüreğinde, şiirleriyle hayranlık uyandırıyordu. İkilinin hızlı ve çarpıcı evlilikleri Cemal’in Tomris’i fazla sahiplenmesi ve ona nefes alacak özgür alan bırakmaması yüzünden hüzünlü bir şekilde sona erdi. Cemal,  Tomris’i terk etmişti ve bu terk ediş ikisinin canını acıtsa da ikisi de geri adım atmamıştır.

Tomris değiştirilemez bir kadındı. Hayatı başkalarının fikirleriyle değil, kendi deneyimleriyle anlamlandırmak istiyordu. Bu yüzden yaşa ve hisset prensibiyle, gökyüzünde kırlangıç edasıyla süzülüyordu. Uyumsuzdu, kural bozucuydu. Narin elleriyle yaptığı uçurtmaları fırtınalara kaptırmıyor, onları tutamayacağını anladığı yerde iplerini bırakıyordu.  

Güzleri ve hüznüseven adam Turgut Uyar’a gelelim. Tomris’ten önce Turgut şairdi ama şiirleri aşk kokmuyordu. Turgut’un yüreğine dokunan Tomris, yedi senedir şiir yazamayan şairin hayatına; asırlar boyu okunacak şiirleri yazdıran kadın olarak kök saldı. Tomris Uyar olarak meyve verdi. Mısra mısra hece hece Turgut’un zerrelerine döküldü. Tomris, Turgut’u kör kuyulardan çıkardı. Tomris ölmeden önce Turgut ile mektuplarının yakılıp yok edilmesini isteyerek edebiyatta büyük bir boşluk oluşturmuş olsa da başka gözlerin ve ellerin mektuplarına değmelerini istememesi kabul edilebilir bir istek. Turgut’un vedasından sonra Tomris yalnız değildi. Ona hem dost hem yaren olan Edip Cansever,  yalnızlık hissettirmiyordu. Edip Cansever’le aralarında hiçbir aşk olmasa da Tomris, Edip Cansever’e de şiirler yazdırmıştır. Edip Tomris’in her doğum gününde Tomris’e şiirler yazardı. Dinlenirdi Tomris Edip Cansever’in serinliğinde. Tomris’in huzur kaynağı Edip Cansever aniden hayattan kopunca Tomris iyice yalnızlaştı ve o da 4 Temmuz 2003 tarihinde sonsuz oldu.  

Tomris hiçbir yüksek beklentisi olmayan, büyük okyanuslarda yüzmeyen, edebiyat kültür ve sanatla ilgilenen, kendisine hayran dört şairi beslemesinin dışında üretken bir yazardı, çevirmendi. Sıcacık, içten, hem yakın hem mesafeliydi. Gözle görülürdü fakat elle tutulamazdı. Duygusaldı ve bir o kadar da güçlüydü. Tomris kendisi olmaya çalışan, kalıplara sığmadan yaşayan ve yaşatan bir kadındı.  

Yürek içremde  

Ölgün ama diri bir hikâyeydi Tomris

Hayatı kirpiklerimde rüzgâr

Öyküleri gecemin yıldızıydı

Tomris uykumda şifa

Gamzemde gözyaşı

Gözlerimde doğan sabahtı